ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE BAKIŞ
AÇISI
METİNLERDE ANLATIM
Anlatım;
düşüncenin, duygunun kısacası sözle, davranışla, jest ve mimiklerle karşıdaki
alıcıya ulaştırılmasıdır. İnsan, iletişimi sağlamak için karşıdakine bir şeyler
anlatır veya karşıdakinin anlattıklarını anlamaya çalışır. En yaygın iletişim
şekli, sözlü veya yazılı olarak karşıdakine bir şey anlatmakla oluşur.
Edebi
eserde anlatma, bir olay çevresinde gelişir. Bu olay, farklı durumların ve ruh
halinin dile getirilmesi çevresinde metinde ifadesini bulur.
Anlatmaya
bağlı edebi metinlerde yazar anlatma görevini bir anlatıcıya yükler. Okuyucu
bütün olup biteni bu anlatıcı aracılığı ile öğrenir. Bu anlatıcı tamamen
kurmaca bir kişidir. Her yazarın farklı bir üslubu olduğu gibi her metnin
anlatıcısı da farklıdır.
Edebi metinlerde bakış açıları, anlatıcının kahramanları karşısında farklı
tavırlar almasını sağlar. İlahi bakış açısında, anlatıcı her şeyin bilgisine ve
görüşüne sahiptir. Gözlemcide ise sadece bir gözlemcidir. Birinci hal,
ikinci hale göre anlatıcıya kahramanlarını daha çok yargılama imkânı
verir. Bakış açıları, okuyucunun olay karşısındaki tavrını da etkiler. Bakış
açısı değiştikçe okuyucunun olaya katılım tarzı değişir.
Anlatmaya
bağlı edebi metinlerde üç tip anlatıcı ve bakış açısı vardır:
a)
İlahi bakış açısı,
b)
Kahraman anlatıcının bakış açısı,
c)
Gözlemci anlatıcı bakış açısı,
NOT: Bir
metnin bakış açısını bulabilmek için “Olan biten kimin gözünden ve kime göre
anlatılıyor?” sorusunu sormalıyız.
1- İLAHİ BAKIŞ AÇISI (Hakim Anlatıcı)
*
Anlatıcı olayların içerisinde yer almaz.
*
Anlatıcı olaylara dışardan, müdahale etmeden, geniş bir perspektiften
bakar.
*
Her şeyi bilen bir anlatıcının bakış açısıdır.
*
Anlatıcı kişilerin zihinlerinden geçenleri, geçmişte yaşadıklarını, en gizli
mahrem bilgilerini bile bütün ayrıntısı ile bilir.
*
Anlatıcı, olayları anlatır, istediği yerleri özetler.
*
Bu durumda anlatıcı, kahramanlardan daha fazlasını bilir.
*
Anlatıcı olaylara tam olarak hakim olduğu için olayları yorumlama gücü
diğerlerine göre daha güçlüdür.
*
Üçüncü ağızdan anlatım vardır.
Örnek
: "Sermet Bey, bir hafta
sıbra kalabalık ailesiyle köşke taşındı. Halis bir zevk ehliydi. Her gece
çalgı, çağanak, yemek, içmek, keyif, sofa gırla giderdi. Daima kadın
akrabalarından kadın erkek 4-5 misafiri bulunuyordu. Sermet Türkiyeliydi fakat
Avrupalıların "gündüz cefa gece sefa " düsturumu kabul etmişti.
Çocukları mektebe giderdi. Kızlarını büyük ticarethanelere katip diye yetiştirmişti.
2- GÖZLEMCİ BAKIŞ AÇISI
*
Anlatıcı olayların içerisinde yer almaz.
*
Olayları bir kamera tarafsızlığı ile anlatır.
*
Anlatıcı, olayları sadece dışarıdan gözlemleyen bir şahit konumundadır.
*
Görünüşte tarafsız olan bir şahit gibi olup biteni anlatır.
*
Bu durumda anlatıcı, kahramandan daha az şey bilir.
*
Anlatılanlar görülenden başka bir şey değildir.
*
Gizli kalmış duygulara, hayallere ve kişinin iç dünyasındaki çatışmalara fazla
yer verilmez.
*
Üçüncü ağızdan bir anlatım vardır.
Örnek : Erkekler düğün evindeki bir
odaya tıkılmışlardı. Kapıdan başka hiç bir yerden ışık almayan , toprak tabanlı
odanın kenarında alçak bir sekinin üstünde şehirden getirdiği iki misafiriyle
hancı Yakup Ağa oturmuştu. Düğün sahibi güveyinin büyük kardeşi - dört yana
koşup ortalığı idare, misafirlere ikram ediyor, kapıya yakın bir yerde
panikleyip duran ihtiyar bir aşığa :" Ne duruyorsun çalsana ! " diye
sesleniyordu. Yirmi beş otuz kişi küçük odanın kenarlarına sıkışıp oturmuşlar
ve ortada ancak bir buçuk adım eninde ve boyunda bir yer : açık bırakmışlardı.
3- KAHRAMAN ANLATICI BAKIŞ AÇISI
*
Anlatıcı, hikâyenin bir kahramanıdır.
*
Hikâyeyi bize kendi bakış açısından anlatır.
*
Anlatıcı gördüğünü, duyduğunu, bildiğini anlatır.
*
Kişinin olaylar karşısındaki tutumu, çatışmaları, düşünceleri birinci kişi
ağzından verilir.
*
Bu durumda anlatıcı ve kahraman eşit bilgiye sahiptir.
*
Birinci ağızdan anlatım vardır.
Örnek : Babam her
sabah biz uyanmadan, karanlıkta kalkıyor, hiç bir şey yemeden ekmeğini alıp
yola çıkıyordu. Akşam hava kararırken yalıdan dönen toplayıcılarla oda dönerdi.
Her gün altı liraya kadar gündelik alıyordu galiba. O parayla köyün bakkalından
yiyecek öteberi alırdık.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder